|
 |
 |
 |
Olayların gelişimi neredeyse Nasreddin Hoca
fıkralarına ilham verecek şekilde, ama gene de umut veriyor. Bizim
topraklarımızdan yıllar boyu çıkarılan buluntularla oluşturulan ve
uzun süredir Almanya'da rekor sayıda izleyici tarafından ziyaret edilen,
o muhteşem "Düş ve Gerçek Troia" sergisi nihayet Türkiye'ye
geliyor. Bunu, Yapı Kredi ile Kültür Bakanlığı'nın ortak çalışmasına
borçlu olduğumuz bildiriliyor. Ancak, henüz bir müze binasına sahip
olamayan Troia yerine, sadece İstanbul'da sergilenecek olması içimizi
hayli burkuyor.
Çanakkale'nin, yıllardan beri Troia konusuna yeterince sıcak ilgi
göstermemiş olmasının böyle bir sonuç getirdiği ortada. Bu sergi,
her yerden önce Çanakkale'nin hakkıydı, ama olamadı, uzunca bir süre
olamayacak da. Çünkü, her nedense bu konuda etkili olması gereken
iki kurum, Belediye ve Üniversite, Troia'ya gönülden sahip çıkan kentler
yerine, ikinci dereceden önem taşıyan kentlerle kardeş olmayı tercih
edip, pek de ses getirmeyecek etkinliklere yoğunlaşıyor.
"Latin ırkı Anadolu kökenli bir ırk olan Troialıların bir sonraki
nesillerinden oluşmuştur", diyerek Troia Savaşı'nın ardından
göç edip, Roma yakınlarındaki Lavinium kentini kurmuş olan Aineias'ın
soyundan geldiklerine inanan ve günümüzde bu bölgeyi sınırları içinde
barındıran Roma'nın Pomezia Belediye Başkanı Prof. Giancarlo Tassile'nin
2000 yılı sonlarında önerdiği "kardeş belediye" olma , sosyal,
kültürel ve ekonomik işbirliği geliştirme teklifine yeterince ilgi
gösterilmemiştir. Şimdi, İtalyan Memmo Vakfı, "Düş ve Gerçek
Troia" sergisinin, Türkiye'den sonra Roma'ya taşınması için T.C.
Kültür Bakanlığı'na başvurmuşken ve bunu, kendi kültürlerinin ve geçmişlerinin
en değerli simgesi olarak tüm dünyaya duyurmaya hazırlanırken, Çanakkale'nin
hala seyirci koltuklarında oturur olması kabul edilebilir bir durum
mudur?
Aleksandria- Troas bölgesinde araştırmalar yapmak üzere daha önce
imzaladıkları anlaşma gereği Almanya'nın Westfalische Wilhelms Üniversitesi
ile "kardeş" olan ve 2 Mayıs'ta Çanakkale'de "Kültür
Köprüsü Troas" adını verdikleri ortak kongreye hazırlanan Çanakkale
Onsekiz Mart Üniversitesi'nin, Eskiçağ Tarihi Troia uzmanı bulunmadığı
gerekçesiyle, 2001 Ağustos'unda atalarının izinden köklere dönüş projesi
gerçekleştiren, Padova'dan Troia'ya, oradan da Paflagonia'ya uzanan
Venetlerin ve Antenor'un torunlarına ve onların Paflagonia Projesi
adını verdikleri etkinliklere hiç mi hiç ilgi göstermemesi açıklanabilir
bir yaklaşım mıdır?
Anlaşılan o ki; Troia Çanakkale için hala bir "düş". Oysa,
dünya onun "gerçek"liğinin farkına çoktan varmış bile. Troia'nın
bir düş mü, yoksa gerçek mi olduğunu anlamak için, önce "Düş
ve Gerçek Troia" kitabını okuyun, sonra da (umarım pek yakında)
İstanbul'a taşınacak olan sergiyi izleyin. Çanakkale'nin Troia'yı
gönülden sahiplenmesi, "BİZİM!" diye haykırabilmesi için
henüz geç kalınmış değil. Ama fısıltılar yeterince duyulmuyor...
EMEL (ALTAN) EGE 11-4-2002
|
 |
| |
| |
| |
|