Yapı Kredi'nin Kültür Bakanlığı ile yürüttüğü
ortak çalışma sonucu "Düş ve Gerçek TROYA" sergisinin
Türkiye'ye geleceği ve büyük bir olasılıkla Vedat Nedim Tör Müzesi'nde
sergileneceği haberi üzerine, daha önce de pek çok kez ziyaret etmiş
olduğum bu mekana yeniden gittim. Amacım, Troya'dan günümüze kalanların,
nasıl bir atmosferde izleyicisi ile buluşacağını kafamda canlandırabilmekti.
Troya'da yapılacak (?)olan müze binasında sergilenmesinin yaratacağı
olağanüstü etkiyi düşününce, buranın yetersiz kalacağı kuşkusuz,
ama yine de bizim olanın, kentimizde olamasa da ülkemizde sergileneceği
fikri kulağa oldukça hoş geliyor.
İstiklal Caddesi üzerinde bulunan bu müzede,
şu anda "Hisseli Harikalar Kumpanyası" adıyla ilginç bir
sergi var. Her biri birbirinden farklı objeleri biriktirmeye meraklı
koleksiyonerlerin bir araya gelerek oluşturdukları bu sergide, renk
renk cam trabzan başlıklarından eski daktilolara, çingene çeyizlerinden
çakmaklara onlarca hoşluğun içinde "Çanakkale" adına rastlamak
benim için en güzel sürpriz oldu. Sinan Genim, Çanakkale seramiklerinden
üç örnekle katılmış sergiye. Katılımcıların kendi duygu ve düşüncelerinin
de yazılı olarak yer aldığı panolarda, Sinan Genim, tavşan dudaklı
yeşil testinin yaklaşık 200 yıllık olduğunu, Baykuş formundaki iri
testinin Ezine kıyılarından bir dalgıç tarafından çıkarılmış olduğunu,
boğa formundaki sarı keramik heykelin bölgede pek rastlanmayan bir
figür olduğunu belirtmiş. Nilüfer Vakfı koleksiyonuna ait olduğu
bildirilen 48x62 cm. ebadındaki ipek mendilin üzerine ise, Çanakkale
Boğazı haritası özenle işlenmiş. Uzun uzun incelediğim panonun başında
biriken kalabalığı fark edince, yüzümde gururlu bir tebessümle ayrıldım
oradan.
Caddede yürürken, bir yandan da bu sergiyi
daha da zenginleştirilmiş olarak Çanakkale'de açmanın yollarını
düşündüm kendi kendime. Öyle ya, hepimiz kendimize göre bir şeyleri
saklamaya meraklıyızdır. Özellikle ninelerimizin çeyiz sandığından
arta kalanlar pek çoğumuzun en kıymetli hazinesidir. Çanakkale kültürünü
yansıtan, seramik objeler, dokumalar, şerbetlikler, reçellikler,
bakır kaplar hangimizin evinde yoktur ki?
Sadece Çanakkale'ye özgü ve en az elli yıllık
olmak kaydıyla bu tarz ürünlerden bir sergi hazırlamak için yetkilileri
harekete geçmeye davet ediyorum. Belirli bir süre için, bunların
sergilenmesine gönülden rıza gösterecek ve emaneten verecek bir
çok Çanakkaleli olduğuna inanıyorum. Şimdiden söyleyeyim; benim
elimde yaklaşık yüz yıllık, Çanakkale çevresindeki köylülerin çeyiz
sandıklarından toplanmış geniş bir para kesesi koleksiyonu var.
Tabii, daha bir çok ilginç obje de.
Sadece evlerimizde bulunan ve sadece yakınlarımızla
paylaşabildiğimiz bu tarz koleksiyonlarımızı daha geniş kitlelerin
görüşüne açmak, öncelikle Çanakkale'de sergiledikten sonra, geçmiş
dönem Çanakkale kültürünü diğer illere de aktarabilmek hoş olmaz
mı?
"ÇANAKKALE'DEN İZLER" sergisine
hepiniz davetlisiniz, tabii önce katılımcı olmanız şartıyla...
EMEL (ALTAN) EGE 20-Nisan-2002